You are here
Mücadeleyi Miras Bırakan Babalara Selam Olsun…
İzmir’den İşçi Dayanışması okuru bir işçi
Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi fark eden sevgili Rahmi ustam, beni itip kakmadan hem usta hem de baba oldu bana. Çok sonradan kavrayabilmiştim bunu. Ustamın samimiyetini ve baba şefkatini hâlâ yanı başımda hissederim. İşçi sınıfının şairi Nâzım Ustanın ifadesiyle, o zamandan sonra “haset etmedim Şarlo’ya bile”. Ama ustamı kaybettikten sonra, ağaçta balık tutmaya çalışır gibi, işçi sınıfını olmadığı yerde arayan yerlere savrulmuştum. Neyse ki bir tesadüf neticesinde doğru adresi, gelenekten geleceğe işçi sınıfının mücadelesine dört elle sarılmış UİD-DER’i buldum. Bu nedenle evlatlarına mücadele geleneğini bırakan babalara imrenerek, özenerek ve bahtiyarlıkla bakarım… Böyle olan ana-babalara karşı sevgim daimdir.
Sevgili işçi kardeşlerim, şimdi sizlere, evlatlarına mücadeleyi miras bırakan ve mücadele örgütümüzün çalışkan bir neferi olan bir işçi, bir eş, bir baba, can dost ve bahtiyar bir yoldaşı anlatacağım. İlk tanıdığımda ne saçında ne de top sakalında tek bir beyazı olmayan bu dostumun kemikli ve zımpara gibi nasırlı elinde örgütlü bir işçinin samimiyetini fark etmiştim. Aradan neredeyse çeyrek yüzyıl geçmiş. Sakalının karasından çok beyazı var artık. Ama doğru bir ifadeyle saçı-sakalı değirmende ağartmamış! Sınıf mücadelesinin içerisinde yetişmiş ve insan yetiştirmiş. Ekmeğini de paylaşmış, edindiği tüm deneyimlerini de işçi kardeşlerimizle paylaşmış. Doğru bir anlatımla mütevazılık ve olgunluk kendisine çok yakışır. Kendisi, eşi, evladı sınıf mücadelesinin içinde ve şimdilerde henüz bebek olan torunu da her gün milim milim büyüyor.
Kendisini tanıyanlar her daim sevgiyle bakan kahverengi gözlerinden, güleç yüzünden ve hiç kesmediği top sakalından babacan halini anlarlar. İşçi sınıfının şairlerinden biri olan Hasan Hüseyin, Kavel şiirinde “işime karım dedim, karıma Kavel diyeceğim” sözleriyle mücadeleye duyduğu tutkuyu tarif eder. İşte kendisi de Kavel işçileri gibi bir metal işçisi olan can dostum da işini yani evine götürdüğü ekmeğini, ekmek mücadelesini karısı gibi sevenlerdendir. Örgütlü işçiler olarak işimizi, üretmeyi, ekmeğimiz için kavgamızı severiz. İşte bundan ötürüdür aradan on yıllar da geçmiş olsa Kavel destanını yazan o işçileri hâlâ mesai arkadaşlarımız, kapı komşumuz gibi yakın hissederiz. Şimdilerde dede olan sevgili can dostumun hikâyesi de elbet gelecek işçi kuşaklarına aktarılacaktır. Hem de biyolojik ve biyolojik olmayan sayısız evlatları tarafından aktarılacaktır. İmrenilecek, özenilecek bir bahtiyarlık doğrusu…
Evet sevgili işçi kardeşlerim, örgütlü işçiler ömürleri boyunca gerçek manada mutlu, umutlu ve bahtiyar olurlar. Kendilerinin sahip olduğu bu bahtiyarlığa en yakınlarından başlayarak, tüm işçi kardeşlerinin de sahip olmasını ister ve onların da örgütlü mücadelenin birer neferi olmaları için emek verirler. Elbette örgütümüz UİD-DER gibi geçmişten bugüne, bugünlerden yarınlara sağlam temeller üzerine kurulmuş bir örgütse… İşte sevgili dostum, UİD-DER kurulmadan çok öncesinde bu sapasağlam temel üzerinde örgütlenmiş. O günlerden beridir de mücadele örgütümüzün çalışkan bir evladı olarak azimle yolunda yürümeye devam edenlerdendir. Çok iyi bilir ki, işçi sınıfının biliminin temelini atan en büyüklerimiz suyun önünü açmışlardır. Onlardan sonra bayrağı devralanlar da onların açtığı yoldan yürümüşlerdir. Elif Çağlı’nın Sonsuzluk şiirinin son kıtasında dediği gibi, “Bana sorarsanız derim ki, Sonsuzluk biraz da budur işte!
Son Eklenenler
- أصدرت النقابات العمالية الفلسطينية، بما في ذلك الاتحاد العام لنقابات العمال الفلسطينية، دعوة للعمل في 16 تشرين الأول/أكتوبر. ودعوا النقابات العمالية الدولية والعاملين في جميع البلدان إلى اتخاذ الإجراءات اللازمة والضغط على حكوماتهم من أجل إنهاء كل...