You are here
“Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
İzmir’den emekli bir işçi
Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki dişime protez kaplama yapılacaktı. 6 aydır bir türlü bitirilmedi. Mecburen daha önceden gittiğim özel dişçiye gittim. Yaklaşık 1 saat içerisinde iki dişime kanal tedavisi yapıldı. Protez yerine yapıştırıldı. Bir de sallanan dişim çekilerek yerine implant kondu. Ödemek zorunda kaldığım fatura iki aylık emekli maaşımdan fazla tuttu.
Özel dişçide sıra beklerken dişçinin oğlu 7 aylık hamile olan eşiyle doğum üzerine aralarında geçen konuşmalardan bahsetti. Eşi, hamileliğinin ilk aylarında “doğum esnasında yanımda ol, elimi tut” dermiş. Burjuva medyada “yenidoğan çetesi” lağımı sızıntısından sonra ise, “beni boş ver, bebek doğar doğmaz gözünü bebekten ayırma sakın” demeye başlamış. Dişçinin oğlu, “abi önceden babamın doktor arkadaşlarının çalıştığı özel hastanelerden birine gideriz diyorduk. Ama yenidoğan çetesinin yaptıklarını gördükten sonra kimseye güvenemiyoruz. Artık kimseye güven kalmamış” dedi. Ben de asıl güvenilmeyecek olanın kapitalist düzen olduğunu örnekler vererek anlatmaya çalıştım. Sanırım diyalog kurup sohbet edebildiğimden olacak “abi ya, büyüklerimiz biz gençleri anlamıyorlar. Babam doktor ama seninle sohbet edebildiğim gibi olmuyor” demişti. Ben de “doğrusunu duymak istersen, anne ve babalarınız da sizin yaşınızdayken aynı sizin söylediklerinizi söylerlerdi. Hatta neredeyse ta 5 bin yıl önce Sümerliler şu büyüklerimiz bizi anlamıyorlar derlermiş. Bence eski ve yeni kuşakların birbirlerini anlamalarının tek yolu aynı mücadelenin içinde yer almalarıdır. İnsanın insanı sömürmediği bir dünya için mücadele edenler birbirlerini anlıyorlar. Ben de o insanlardan biri olduğumdan seninle sohbet edebiliyorum” diye cevapladım.
Evet, sevgili işçi kardeşlerim, gittiğim özel diş kliniğinin sahibi doktor bir küçük burjuvadır. Haliyle oğlu da bir küçük burjuva çocuğudur. Kendisi de bir doktor olan diş hekimi, kendisi gibi doktor olan meslektaşlarına güvenmiyor. Bundan ötürü de dünyaya gelecek torununun can güvenliğinden endişe ediyor. Yani bir şekilde en güvendiği doktor arkadaşlarının çalıştığı özel hastanelere itimat edemeyecek bir halde olduklarını anladım. Ana karnından çıktıktan sonra, daha gözlerini dünyaya açmamış sayısı belirsiz bebeği katleden bu iğrenç sömürü düzeninden insanlık beklenir mi?
Bebeklerin katledilmesi vakasında “yenidoğan çetesi” diyerek birkaç caniyi topun ağzına koyup meseleyi kapattılar. Ama o özel hastanelerden birinin sahibi olan ve eski sağlık bakanı olan Mehmet Müezzinoğlu o tutuklananların arasında yoktu. Bu ortalığa saçılan pislik sanki birkaç özel hastanenin işiymiş gibi yansıtıyorlar. Ama açık ve doğru ifade etmek gerekirse, insan olanın kanını donduran bu korkunçluk eski yeni sağlık bakanlarına, hatta rejimin ta tepelerine dek uzanır.
Bu lağım kanalının adı kapitalist sömürü düzenidir. Bu çürüdükçe daha da iğrençleşen ve insanlığı da çürüten sömürü düzeninin tüm pisliğini ancak örgütlü işçi sınıfının ayaklanıp yapacağı devrim temizler. Tek başına bu korkunçluklar bile biz işçi sınıfına kapitalist düzene karşı örgütlü mücadeleden gayrı bir yolumuzun olmadığını göstermiyor mu?
Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
Neden Bu Kadar Stresliyiz?
Son Eklenenler
- أصدرت النقابات العمالية الفلسطينية، بما في ذلك الاتحاد العام لنقابات العمال الفلسطينية، دعوة للعمل في 16 تشرين الأول/أكتوبر. ودعوا النقابات العمالية الدولية والعاملين في جميع البلدان إلى اتخاذ الإجراءات اللازمة والضغط على حكوماتهم من أجل إنهاء كل...