You are here
Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK ve iktidar yetkilileri birlikte yaptı. İşçileri köle gibi çalıştıran patronlarla, patronların menfaatlerini her şeyin önüne koyan iktidarın temsilcileri, kameraların karşısına geçtiler ve hiç çekinmeden işçilere açlık ve sefaleti reva gördüklerini bir kez daha gösterdiler, gösterebildiler. Çünkü işçilerin yeterince güçlü bir tepki vermeyeceğinden, sendikaların işçileri harekete geçirmeyeceğinden emindiler. Demek ki burada sorun asgari ücrete ne kadar zam yapıldığı değil, asgari ücretin belirlenmesinde işçilerin hiçbir söz hakkının, belirleyici gücünün olmamasıdır.
Mağaza ve marketlerde gördüğümüz “bu işyerinde asgari ücret uygulanmaktadır” tabelası siyasi iktidar ve patronlar tarafından adeta ülkenin bütününe asıldı. 8 milyon asgari ücretli ve ailesi başta olmak üzere sendikalısı sendikasızı, emeklisi kamu emekçisiyle tüm işçi ve emekçiler düşük ücrete mahkûm edildi. Adını koyalım: 2025 yılı asgari ücreti sefalet ücretidir. Bu ücretle iki hafta geçinmek adeta mucizedir. Ama Erdoğan, “Asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak açıkladık. Birileri çatladı patladı. Kusura bakmayın, çatlasanız da patlasanız da biz adımlarımızı hesaplayarak atacağız” diyor! Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmekte kararlı olduğunu vurguluyor. Bu nedenle olup bitene bir TikTok videosu izler gibi bakıp geçemeyiz ya da bir iki öfkeli küfürle, lanet okuyarak geçiştiremeyiz.
İşçiler geçmişte bir asgari ücret belirlenmesi için büyük mücadeleler verdiler. Pek çok ülkede işçiler ücretlerinin belli bir seviyenin altına düşmesini engellemek için, bir ücret baremi belirlenmesi için birlik oldular, kampanyalar düzenlediler. Çünkü patronlar ücretleri en düşük seviyelerde tutmaya, her fırsatta daha da aşağı çekmeye çalışıyorlardı. Türkiye’de ise asgari ücret ilk kez 1936’da İş Kanununda yer aldı. 1960-1980 arası dönemde işçiler mücadeleyle hem ücretleri asgari ücret seviyesinin üstüne çıkardılar hem de ikramiye, izin, yakacak, bayram parası gibi sosyal haklar kazandılar. Bugünle kıyasladığımızda işçilerin birlik ve mücadelesi daha güçlü olduğundan asgari ücretli işçi sayısı da son derece düşüktü. Bugün asgari ücret ortalama ücret haline geldi, Türkiye asgari ücretliler ülkesi oldu. Asgari ücreti sefalet ücretine dönüştürenlerse ekranlarda bizimle alay edercesine “işçiyi enflasyona ezdirmedik” diyebiliyorlar.
İşçilerin birliğinin, dayanışmasının ve mücadelesinin yükseldiği dönemlerde ücretler de yükselir. Bunun farkında olan egemenler, askeri darbelerle, baskı ve yasaklarla işçilerin birliğini dağıttılar. Sendikal ve siyasal örgütlülüğü zayıflayan işçilerin görece yüksek ücretler başta olmak üzere birçok kazanımı da zamanla eridi, yok edildi. İktidar koltuğuna oturduğu 2002’den bu yana AKP de işçilerin dağınıklığını, örgütsüzlüğünü fırsat bilerek, yapay kutuplaşmalar yaratıp işçileri daha da bölerek ücretleri yoksulluk ve hatta açlık sınırının altına düşürdü. Üstelik 2025 yılı toplu iş sözleşmeleri, emekli aylıkları, kamu emekçilerinin ücretleri de asgari ücretten farklı olmayacak. Sırada kıdem tazminatı, iş yasasının değiştirilmesi, sendikal hakların daraltılması gibi yeni saldırılar da var. Yani sıklıkla vurguladığımız gibi önümüzde çok daha zorlu günler var.
Bize sefalet ücreti dayatan egemenlere karşı bugünden sonra ne yapacağımız, nasıl hareket edeceğimizdir asıl önemli olan. Bilinçli bir işçinin gözüyle baktığımızda önümüzde birlikte mücadele etmekten başka bir çaremiz olmadığını görürüz. Düşük ücretleri kanıksayıp bir kenara çekilmek kabul edilemez. Eğer ücretimizi üç kuruş arttırmak için işçi arkadaşlarımızla rekabete girersek, bölünürsek patronun ekmeğine yağ sürmüş oluruz. İşçilerin bakış açısı bu sefalet ücretine boyun eğmek ya da bireysel hareket etmek değil, ücretleri yükseltmek için birlik olmak olmalıdır. Geçmiş işçi kuşaklarının deneyimlerini unutmamalıyız. Nitekim dün Kavel’de, Singer’de, Kozlu’da, Paşabahçe’de, Netaş’ta, Zonguldak’ta ve bugün Polonez’de, Betek Boya’da işçilerin birliğidir patronlara ve iktidarlara geri adım attıran.
2025’i örgütlenme, sefalet ücretine ve tüm haksızlıklara karşı birlikte mücadele yılı haline getirelim. Düşük ücretlere, hak gasplarına, sermayenin ve siyasi iktidarın saldırılarına birlikte karşı duralım.
Son Eklenenler
- أصدرت النقابات العمالية الفلسطينية، بما في ذلك الاتحاد العام لنقابات العمال الفلسطينية، دعوة للعمل في 16 تشرين الأول/أكتوبر. ودعوا النقابات العمالية الدولية والعاملين في جميع البلدان إلى اتخاذ الإجراءات اللازمة والضغط على حكوماتهم من أجل إنهاء كل...