You are here
Haydi İşçi Sınıfı Örgütüyle Taleplerini Haykırmaya!
Esenyurt’tan bir metal işçisi

İşçi sınıfı örgütlü olduğunda gücü ve cüreti büyüktür. Örgütsüz olduğu durumlarda ise ne yazık ki sınıf bilinci geriye gider. Örneğin çevremizdekilerden arada bir duyarız: “Aman boş ver! Malmış mülkmüş hepsi hikâye... Bak Sabancı’nın oğlu bir patatesle ömrünü bitirdi. Önemli olan sağlık.”
Şüphesiz ki sağlık çok önemli fakat o da işçi sınıfında yok. Çünkü biz işçiler, ağır şartlar altında havasız, güneş görmeyen ortamlarda çalışıyoruz. Ömrümüzün büyük bir bölümü yarasa gibi güneş görmeden geçiyor. Yetmiyor, sürekli bir koşuşturmaca, sürekli rekabet, sürekli işten atılma tehdidi ile baş başayız. Maaşımızı üç kuruş daha arttırabilmek için çalışma sürelerimiz neredeyse 15-16 saati buluyor.
Hal böyleyken iş koşullarının ağırlığına bağlı olarak, daha genç yaşta pek çok sağlık sorunuyla boğuşmaya başlıyoruz. Bize reva görülen ve günden güne eriyen asgari ücret karşısında, fiziken ve ruhen nasıl sağlıklı olabiliriz? Durum buyken bir de bizim sırtımızdan servetine servet katan patronlarımız, bizi nankörlükle, açgözlülükle, iş beğenmezlikle suçluyor. Örgütsüz işçilere yutturulan Sabancı’nın oğlu ve patates hikâyesinin ise tamamen bir uydurma olduğu ortada. Bizlere yoksulluğu sefaleti reva görenlerin nasıl bir hayat yaşadığını artık işçiler biliyor. Akıllarınca bizleri kandırmaya çalışanlar, işçi sınıfının alın terini, göz nurunu gasp ederek, semirerek palazlanan patronlar sınıfı, tam anlamıyla lüks içinde yaşıyor. Onların neyi yiyip neyi yemeyeceklerine dahi beslenme uzmanları karar veriyor. Almaları gereken kalori miktarı, besin değerleri özel olarak hesaplanıyor. Hastalanmalarına dahi gerek kalmadan sağlık takipleri yapılıyor. Bizden aşırdıkları servetlerle sağlığın da sanatın da şatafatın da tabiri caizse kralını yaşıyorlar.
Biz işçilerinse fabrikalarda yediği yemekler mide kramplarına yol açıyor. Sağlık sistemi tam anlamıyla bir sorun yumağı haline gelmiş. Bir taraftan maaşlarımızın yarısı kadar kesintiler yapılmasına rağmen diğer taraftan neredeyse randevu bulmak ve nitelikli bir sağlık hizmeti almak hayal olmuş. Yani durum gösteriyor ki, işçi sınıfı örgütlü olmak zorunda, çünkü ancak örgütlüyse bu sorunları aşabilir. Örgütlüyse sağlık hakkına kavuşur, örgütlüyse sağlıklı beslenir, örgütlüyse daha iyisini talep eder. Örgütlenen işçiler 1 Mayıs meydanlarında UİD-DER kortejinde şu sloganı boşuna haykırmıyor: ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ ÖRGÜTSÜZSEK HİÇBİR ŞEY!
1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
Haydi, 1 Mayıs’a!
Son Eklenenler
- أصدرت النقابات العمالية الفلسطينية، بما في ذلك الاتحاد العام لنقابات العمال الفلسطينية، دعوة للعمل في 16 تشرين الأول/أكتوبر. ودعوا النقابات العمالية الدولية والعاملين في جميع البلدان إلى اتخاذ الإجراءات اللازمة والضغط على حكوماتهم من أجل إنهاء كل...